Hoş Geldiniz

Bu Site 'Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Fotoğraflarını Konu Alarak Bilgilenmeniz Amacıyla Erkin GÜNEŞ Tarafından Hazırlanmıştır.

Atatürk'ün Söğütözün' deki kulubesi


Hadi gelin Söğütözü’ne gidelim, hani şu Ankara yakınlarındaki, o zaman için 80 tane söğüt ağacının olduğu yere. Söğütözüne ATATÜRK hep dinlenmek için gelirmiş. Bir geldiğinde galiba düşündüğünü sesli olarak aktarmış; “Ah ! burda bi kulübem olsaydı keşke”. “Ya paşam istediğin bir kulübe olsun hemen yaparız şuraya“ demişler. “Buradaki ağaçlara ne olacak peki”. “Paşam burdakiler söğüt ağacı; gönülsüz ağaçtır. Sökeriz başka bir yere dikeriz, mutlaka tutar” demişler. Bir an durur, “Bir tek şartla kabul ederim” der. “Burda yetecek kadar söğüt ağacını kendi ellerimle sökeceğim, kendi ellerimle dikeceğim, önce  tuttuklarını göreceğim, sonra kulübe yapımına izin vereceğim”. Yani bugün betonu yeşile tercih eden zihniyete bence en güzel örnek teşkil eder bu. Ne yapar biliyor
musunuz? Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK makamını Çankaya’dan Söğütözü’ne taşıtır hasırlar üzerine. Kabullerini orda yapar, imzalarını orda atar, çadırda kalır ama söğüt ağacını söker, kendi elleriyle diker, tuttuklarını görür, ondan sonra bugün çok küçücük ama verdiği mesaj olağanüstü büyük olan bu Söğütözü’ndeki küçük ATATÜRK kulübesinin yapılmasına izin verir.  Keşke diyorum, keşke bu belgeler, bazı günler bizi okullar da bu kulübeye götürüpte burada anlatılsaydı.
sanıyorum bugün betonu yeşile tercih eden hiçbir belediye başkanı yetişmezdi. İşte bu anlamda sahneye şimdi Tahsin ÇOŞKAN’u davet edelim. Tahsin COŞKAN o zamanın genç bir ziraat mühendisi. “Gel Tahsin seni bir yere götüreceğim


fikrini almak istiyorum” diyor. Giderler, gösterdiği yere bakar Tahsin Bey. Bataklık,
sivrisinek salgını, hayvan leşlerinin olduğu berbat bir arazidir. “Ya paşam hayrola” der. Atatürk, “Buraya bütün masrafı cebimden olmak üzere bir orman çiftliği yapmak istiyorum” der. “Ya paşam buranın ıslahı ya sizin paranızı tüketir ya da zamanınızı,
neden bu kadar mümbit topraklar varken gelip de burayı tercih ettiniz?” der.
ATATÜRK’ün cevabı ATATÜRK’çedir. Derki ”Ben en zor olanı yapayımda siz arkamdan kolayları nasıl olsa yaparsınız.” Ne bilsin ki en kolayları bile çabuk yıkabildiğimizi ama, bu aradaTahsin COŞKAN “ Paşam
burda hiçbir şey yetişmez, pek uğraşmayın” der. Ama dinleyen kim. Derki “Tahsin buraya ziraatçileri getir ve incele bana resmi bir yazı getir burasıyla ilgili”. Biraz sonra Tahsin COŞKAN çok mutlu, kendi dediği çıktı, üzerinde “Burada hiçbirşey yetişmez“yazılı, altında da ziraatçilerin imzasının olduğu bir belgeyi Mustafa Kemal’in önüne koyar. ATATÜRK biraz
mütebbessim okur bu yazıyı. Kaleme alır, bu kağıdın yanına aynen şunları yazar
“BURASI VATAN TOPRAĞIDIR, KADERİNE TERK EDEMEYİZ”. Etmez de. Aynı Sakarya savunması gibi akasya savunmasını ele alır, çam ve köknarı oraya 30 Ağustos
olarak tamamlar ve hiç unutmayacağımız bir gün, lütfen hiç unutmayın, tarihte atladık bu
günü, 25 Mayıs 1933. Ne yapar biliyor musunuz? Hani 5 Haziranlarda kutladığımız bir
gün var, çevre günü değil mi? Çevre günü ne zaman kutlanmaya başladı? 1980 den
sonra. Peki 25 Mayıs 1933, ATATÜRK ne yaptı? İlk Çevre günü kutlamasını yaptı. Hem
de bugün okullara soruyorum diyosunuz ki ne yaptınız diye “ya ağaç diktik diyorsunuz ya
çöp topladık” öyle falan değil. Bütün Ankara halkını bedava trenlerle buraya getirtiyor,
ağaçlar boy vermişler, altında dinlenmektedirler, havuz yapılmıştır, çocuklar
yüzmektedirler. Hatta bütün masrafı cebinden ödemiştir ama karı da almamıştır, buraya
bir fabrika yaptırmıştır, süt ürünleri üretilmektedir, herkes yamektedir. Herkes çok mutlu
ama en mutlusu Mustafa Kemal ATATÜRK.
Nebizade diye bir arkadaşı var, Nebizade’nin kafa çok karışık. “Yahu paşam
senden başka bir tek kişi burada bir ağaç yetişeceğine inanmadı. Peki sen nasıl
anladın burda orman olacağını?” der. “Gel Nebizade gel, şimdi anlatayım sana.
Hani Tahsin ÇOŞKAN’ın burda birşey yetişmez dediği günün akşamı tebdili
kıyafetle Çankaya’dan kaçtım, burdaki köylülere geldim. Köylüler beni tanımadılar.
Köylülere, ağalar dedim burda ağaç yetişip yetişmeyeceğini bana en kolay yoldan
nasıl ispat edersiniz dedim. “Al dediler”, bana bir testi su verdiler, bir de kazma
kürek. “Kaz orayı iki gün sonra gel biz sana ne olacağını söyleriz” dediler. Ah o iki
gün Çankaya’da nasıl geçti bir Allah bilir bir de ben. İki gün sonra gittim testiyi
çıkardım, testinin içinde su bitmişti, köylülere uzattım. Dediler ki bana “ağa testide
su kalmamış, toprak su emiyor, bakma bunun üstünün kurak olduğuna, biraz
uğraş burda ne ekersen biçersin”. Ve hani Tahsin COŞKAN’ın o raporu bana
getirdiği gün ben çoktan projeye başlamış epey de ilerlemiştim” diyecektir.
Dünya lideri olmak öyle kolay değil biliyor musunuz. Hani ATATÜRK’e kimdi en
çok karşı çıkan, evet Tahsin COŞKAN’dı. Onu da ATATÜRK buraya müdür tayin eder.